31 Ağustos 2016 Çarşamba

Yeni Bir Çin Dizisi Keşfettim Süper

Bugün sizlere Love O2O’dan bahsedeceğim. Evet bir Çin dizisi.
love o2o ile ilgili görsel sonucu
Normalde Mainland China dizileri sevmem. Neden çünkü inanılmaz irrite edici bir dublajı olur. Bölüm sayıları fazla olduğu için hikaye inanılmaz süner. Çekilemeyecek kadar dramatikleşir. Çok sevdiğim Çin dizileri yok mu, elbette var. Ancak genelde iyi bir konuyu alıp bok ederek bırakırlar. Öyle çok heyecanla takip ettiğim bir elin parmaklarını geçmez.
Love O2O işte bu iyilerden biri. Başrol oyuncusu erkek inanılmaz yakışıklı. Hafiften Korelileri andırıyor. Başrol kız inanılmaz güzel. Üstelik online oyunlarla ilgili! Daha önce izleyip sevdiğim, ama yine sonunun pek güzel bağlanamadığını düşündüğüm ShanShan Comes To Eat’in yazarının romanından uyarlanmış. Klasik “possesive male lead”in allahı var burda. Esas oğlanımız, annesi babası öğretim üyesi olan, bilgisayar mühendisliğinde okuyan bir öğrencidir. Dahi olduğunu söylemeye gerek var mı bilmem?
love o2o ile ilgili görsel sonucu

 Daha genç yaşında kendisine şirket kurmuş, oyun geliştirmeye başlamış üniversiteden yurt arkadaşlarıyla. Yani klasik zengin çocuğu değil, henüz gelecek vaad eden biri. Ancak tüm o cheabol karakter özelliklerini kendisinde barındırıyor. A Chinese Ghost Story diye bir online role play oyunu oynuyor. Bir gün bir internet kafede, bu oyunu oynayan esas kızımızı görür. Onun oyunu oynayışına hayran olarak kullanıcı adını öğrenip oyunda takibe alır.
Bu role play oyununda, karakterler birbirleriyle partnerlik kurmak için evlenirler. Esas oğlan da direkt kızımıza yanaşır ve online olarak evlenirler. Birlikte güzel bir oyun partnerliği oluşturur, turnuvalar kazanırlar. Esas oğlanımızın oyunu severek oynayan yurt arkadaşlarıyla, yine online olarak tanışır. Esas oğlanımız kızı daha yakından tanımak için bilgisayarını hackler ve ders programını öğrenir. Babasının dersini aldığını görünce, normalde hiç gitmemesine rağmen derse gidip kızın yanına oturur. Hep etrafında dolaşır, kıza yazanlara piçlik yapar falan.
love o2o ile ilgili görsel sonucu
En sonunda, bir turnuvanın final maçı olduğu gün, esas oğlanımız trafik kazası geçirir. Dolayısıyla online olamaz. Esas kız bu duruma çok üzülür. Çünkü artık bir daha görüşmeyeceklerini düşünmektedir. Derken esas oğlanın arkadaşları online olup durumu açıklar. Tam bunun üzerine, oyun için hazırladıkları videonun telifiyle ilgili bir telefon gelir esas kıza. Kız bunu konuşmak istediğinde, artık zamanın geldiğini düşünen esas oğlanımız buluşma teklif eder. Kız daha ne olduğunu anlamadan “çıkmaya” başlamışlardır bile.
love o2o ile ilgili görsel sonucu
Dediğim gibi ben bu “demanding possesive male lead” olayını çok seviyorum. Bu dizide de son derece sevimli bir şekilde ilerliyor bu. Main Couple’ımızın kimyası inanılmaz tutmuş. Çok tatlılar. Bu tip dizilerde hep second lead sendromu yaşarken, burada hiç öyle bir şey olmuyor. Henüz 12. Bölümdeyim, toplam 30 bölüm var ve pazartesiden cumartesiye, günde 2 bölüm yayınlanıyor. Dramafever’dan takip ediyorum. Her gece 1 gibi, Amerikan doğu saatine göre akşam altıda bölümleri paylaşıyorlar.

Online oyunları ucundan kıyısından severek oynamış, değişik bir şeyler isteyen kişiler Love O2O’yu çok sevecek. 

23 Ağustos 2016 Salı

Henüz Başlayanlar, Yeni Gelecekler

Ağustosla birlikte, yaz da yavaş yavaş bitiyor. Bu yaz boyunca heyecanla beklediğim diziler de bir bir yayınlandı. Kimileri hayal kırıklığı iken kimilerini de baya beğendim. Sizlere kdrama evreninden haberler verip henüz yayınlanmaya başlayan, ya da yayınlanması planlanan, çokça beklediğim, yayınlanması için sabırsızlandığım diziler hakkında yazayım bugün de.
1-      Cindrella and Four Knights: Jung Il Woo’nun yeni dizisini çılgınlar gibi beklediğimi itiraf ediyorum. Yayınlanan ilk dört bölümüyle, benim kalbimi inanılmaz kazandığını söyleyebilirim. Hatta Uncontrollaby Fond ismi bence bu diziye verilmeliymiş J Kimi kimle ship’leyeceğim konusunda kararsızım. Hepsini alabilir miyiz J Dört şövalyemizin dördü de birinden iyi özelliklere sahip bence. Diziyle ilgili beni irite eden şeylerden biri, aşırı dramatik sahneler koymaları. Öyle cinsel taciz gibi kızın dibine girmeler, dramatik sarılışlar filan. Bu kadar çok ve abartılı yapılmaması lazım. Onun dışında her şey iyi. Henüz dizinin başındayız o yüzden şimdi 8/10 veriyorum. On numara beş yıldız mı olur yoksa çok bozdu mu deriz bilemem.
2-      Moonlight Drawn By Clouds: Park Bo Gum’un epey heyecanla beklenen yeni dizisi henüz başladı. İlk bölümün sonunda “Böyle güzel gülümsenir mi allahsız!” diye bağırtan Park Bo Gum, insanı koşa koşa Kore’ye gitme isteği uyandıracak yakışıklılığı ile “yakıyor” Tarihi dizileri çok sevmesem de ve tabii ki erkek kılığına girmiş kız klişesinden bir miktar gına gelmiş olsa da, sonuç itibariyle sevimliliği ile kurtarıyor. Erkek kılığına girmiş kadın rollerinde tepeyi Bromance ile Megan Lei gördü, daha iyisi gelebilir mi bilmiyorum. Ancak bu diziden çıkmayacağı kesin. Oyuncunun suratı kadınım ben kadınım diye bağırırken nasıl olacak bilemiyorum. Ancak bir şekilde tatlı ve güzel bir dizi izleyeceğimize eminim. Çünkü PARK BO GUM ULAN!
3-      Jealousy Incarnate: Gong Hyo Jin kolbastı oynasa izlerim. Bu benim kişisel zevkimden ziyade, şimdiye kadar yer aldığı inanılmaz yapımlardan da kaynaklanıyor. Greatest Love, Master’s Sun, Thank You, It’s Ok That’s Love gibi harika referansları olmasının yanında, bu dizide Jo Jung Suk gibi, Oh My Ghostes’ta aşık olduğumuz, King’s 2 Heart’ta kalbimizin direğini sızlatan mükemmel bir başrol var. Peki ya ikinci başrol? Go Kyung Pyo desem? Reply 1988’de kalbimizi çaldığı gibi burada da çalabilecek mi? Yarın olsa da izlesek modundayım. Umarım şeker beklerken mısır koçanıyla karşılaşmayız.
4-      Scarlet Heart Ryeo: Lee Jun Ki sevdiceğimin yeni dizisi olduğu için heyecanla beklememin yanı sıra, zaman yolculuklu dizileri seven biri olarak Çin versiyonunu izlemiştim. Çin dizilerini genellikle sevmem ve dizideki saç şekillerinin tamamen “turn off” olduğunu söylemeliyim. Üstelik bir müddet sonra zaman yolculuğu teması tamamen unutuluyor. Ancak Kore versiyonunda, Çin versiyonunda havada kalan zaman yolculuğu temasının daha iyi işleneceğini umuyorum. Beklentiler tavan. Lee Jun Ki <3 ben.
5-      Legend of The Blue Sea: 2013’ten beri herkesin beklediği proje geldi. Lee Min Ho, hem de Jun Ji Hyun ile birlikte bir dizide yer alacak. Dizinin çekimlerine başlanmış. Kasım ayı gibi yayınlanması planlanıyor. Beklentiler tavan, söylememe gerek yok. Kore’nin en güzel kadınının, doğum yaptıktan sonraki ilk dizisi olmasının yanı sıra, Lee Min Ho’nun da sanırım askerlikten önceki son dizisi olacak. Tüm dünyadaki Lee Min Ho hayranları pür dikkat bu projeyi bekliyor. Bir deniz kızı hikayesi olacak olan dizide, Lee Min Ho hem geçmişte, hem de günümüzde bir karakter canlandıracak, ilk defa bir dizide iki farklı rolü canlandırmış olacak.
6-      Hwarang The Begining: Evet Park Seo Joon hayranları, efsane geri dönüyor. Hwarang’ı izlemedim itiraf ediyorum, birincisini izlemeden ikincisini, üstelik tarihi bir diziyi neden merakla beklersin derseniz, Park Seo Joon için derim. Kış dizisi olacağı için her türlü izleniri olacağını düşünüyorum. Beklentilerim bu dizide çok tavan değil.
7-      Shopping King Louie: Seo In Guk’un geri dönüş projesi. Master’s Sun’da başlayan ve Reply 1997’de alevlenen aşkımızı tekrar yeşillendirip filizlendirecek bir proje olmasını diliyorum. Zira task force’lu polisli vs dizilerini izlemedim. Romantik komediye güzel bir geri dönüş yapacak gibi duruyor, zira zengin, her şeyi parası neyse veririz karşim diye çözmeye çalışan bir adamı canlandıracak. Tabii ki ona “her şey para değil lan” diyecek bir esas kızımız da yok değil. Hikaye güzele benziyor. Bize de 14 eylülü beklemek kalıyor.
8-      Our Gab Soon: Çok yaklaştı, başladı başlayacak. Song Jae Rim’in aile dizisi. Bu adamı aşırı beğeniyorum yalnız dizilerinin bir kısmı hep yeterli reyting alamadığı için erken bitiriliyor. Bu sefer 50 bölümlük aile dizisiyle başlıyor. Heyecanla bekliyorum, bakalım ne olacak.
9-      One Percent Of Anything: Kang Dong Wook’un hala dizilerde oynadığı o güzel zamanlarda efsane olmuş diziyi tekrar çevirmeye karar vermişler. Kang Dong Wook’un yerini kimsenin doldurabileceğini düşünmüyorum elbette lakin senaryo, kontrat evliliği, küstah adamın masum kıza aşık olması teması izlenmez mi? El mecbur izleyeceğiz.
10-   My Sassy Girl: 2017 için planlanıyor, daha çok var yayınlanmasına ancak oyuncu seçmeleriyle olsun, başrol erkeği ile olsun şimdiden adından söz ettirip beklentileri arşa vurdurmaya başladı. Joo Won’un dönüş projesi ki, kadın oyunculardan Gong Hyo Jin neyse, erkeklerde Joo Won odur. Jun Ji Hyun’dan sonra kim Sassy Girl’ü hakkıyla oynayabilir elbette bilemiyoruz ve açıkçası yerinin dolacağını da düşünmüyorum. Ancak tıpkı One Percent Of Anything’de olduğu gibi, el mecbur izleyeceğiz. Çünkü <3 Joo Won.
11-   The K2: Vurdulu kırdılı aksiyonlu dizileri sevmem, ancak bu Ji Chang Wook’un dönüş projesi ki kendisinin iki oda bir salon omuzları var. Başka bir şey de dememe gerek yok. Bol bol gereksiz duş sahnesi ve hatta üstsüz dövüş filan bekliyorum. Diziyle ilgili tek beklentim bu. (yazının sonuna doğru abazanlaşmak)
12-   Entourage: Amerikan dizisinden uyarlama ve Seo Kang Joon’un dönüş projesi. Açıkçası Amerikan dizisi uyarlaması olduğu için çok bir beklentim yok, orjinale ne kadar sadık olunur, neyi ne kadar gösterirler emin değilim. Ancak TVN dizisidir, izleniri olur.
13-   Fantastic: En sevdiğim, gözümüzün bebeği, Good Doctor’daki yakışıklı profesörümüz, Cunning Single Lady’deki yakışıklı ve nerd CEO’muz Joo Sang Wook’un dönüş projesini sona sakladım. Fantastik bir romantik komedi olacağı söylenen dizi, 2 Eylül’de başlıyor. Bir güzelliği de Ji Soo’da bu dizide oynayacak. İki güzel adam, hmmm… Bol üstsüzlü sahneli, bol duşlu dizi olsun. Amen.

Bu seferlik de benden bu kadar. Esen kalın sevgili kore dizisi severler. 

16 Ağustos 2016 Salı

Yeni Bir Manga Live Action Buldum Çokzel!

Bu aralar izlemeye dizi bulmakta sıkıntı çekiyorum. Hem yaz mevsimi olması nedeniyle ekranlarda hoş diziler olmuyor, hem olimpiyatlar yüzünden bazı dizilerin bölümleri yayınlanmayabiliyor. Bu dizi yokluğunda keşfettiğim çok şirin bir Japon dizisinden bahsedeceğim sizlere: Happy Marriage.
Başrollerimizde, daha önce burada bahsedip tavsiye ettiğim “Please Love The Useless Me” dizisindeki esas oğlanımız var. Ki kendisi daha önce Tayvan dizisi Just You’da da second lead’di.  Esas kızımız ise yine burada tavsiye ettiğim “Ouran High School Host Club” dizisinde yardımcı rollerden birindeydi.
Aslında konusuyla benzer pek çok Kore ve Japon dizisi izledik. Fakir, gırtlağa kadar borç içinde ama çalışkan kızımız, beş para etmez babasının tefecilerden aldığı borcu ödemek için kendisini paralarcasına çalışmakta, gündüzleri bir elektronik mağazasında satış elemanı olarak çalışırken, akşamları gece kulüplerinde hosteslik yapmaktadır. Gece kulübü hostesliği de ne derseniz, Japon usulü konsomatrislik işte. Derken günlerden bir gün, gece kulübünde bir müşteri kızımıza sarkıntılık ederken, kahraman bir şövalye gelip onu kurtarır. Esas oğlanımız, bu işi para için yapıyorsan al sana para, bırak böyle işleri nutuğu çekip kızımızı aşağılayınca, suratına suyu yer tabi.

Dünyanın en saçma evlenme teklifi nasıl yapılır görmek mi istiyorsunuz, o halde Happy Marriage’i izleyin. Bu kadar da öküzlük olmaz arkadaşım. Benimle evlen diye yalvarmayacağım sonuçta bu işten karlı çıkan sensin ne demek? He ama teklif ettiği yüzüğü görünce insan bi şey olmuyor değil. Birdenbire ortaya çıkıp benimle evlenirsen tüm borçlarını öderim diyen bir adam. Amerika’da okumuş, şirket sahibi, daha büyük bir holdingin varisi. Esas kızımız kalkıp da bir “Neden?” diye sormuyor. Ama onun aklının başına gelmesini beklemeden sebebini öğreniyoruz. Beyefendimizin de çıkarı var. Öyle ilk görüşte aşık olduğu için değil.

Diğer dizilerden farkı nerede dersek, cevabım işlerin hızlı ilerlemesi olur. Bir Japon dizisi ortalama 10-12 bölüm olup bir bölümü de yaklaşık 45 dakika sürer. Bu dizimizin bölümleri 35 dk. Toplamda kaç bölüm olacağını ben de tam bilmiyorum. Ancak bir öpücük görmek için minimum 8 bölüm beklememiz gereken Kore dizilerinin aksine, bu iki şekerliğimiz daha 4. Bölümde işi pişiriyorlar. Şu an internette 7. Bölüme kadar İngilizce alt yazısı mevcut. 8. Bölüm henüz yayınlanmadı. Ben de 5. Bölüme kadar izledim. Ancak gözümü kırpmadan tavsiye ediyorum. En az Please Love The Useless Me kadar başarılı olacağına eminim. 

5 Ağustos 2016 Cuma

Yaz Aylarında Ne İzlesek?

Bu aralar ciddi dizi eksikliği çekiyorum. Benim gibi ne izlesem diye boğulup şu an hali hazırda yayında olan diziler hakkında görüşlerimi merak edenler var. Yazayım, yazıyorum:

DOCTORS: Bu diziyi büyük umutlarla bekledim zira Park Shin Hye. Ama büyük bir fiyasko çıktı. Bunun en büyük nedeni de benim ve benim gibi bir çok "batılı" izleyicinin irrite olabileceği bir konu yani "öğretmen-öğrenci aşkı"nı işliyor olması.

Şimdi hiç kimse "Ama onlar mezun olduktan seneler sonra..." diye başlamasın. Adam kendi ağzıyla demiyor mu o zaman en büyük pişmanlığım seni bırakmamdı diye. Kaldı ki, isterse mezun olduktan 20 sene sonra olsun, benim bir çocuğum olsa onun öğretmeniyle ilişkisi olmasını ASLA onaylamam. Konu beni rahatsız etse de izlemeye devam ediyordum ancak romantik olması gereken ancak beni son derece rahatsız eden o yağmur altındaki garip öpüşme sahnesinden sonra diziyi bıraktım. Kimseye tavsiye etmiyorum.
 

UNCONTROLLABY FOND: Bu diziyi o kadar çok bekledik ki, inanılmaz büyük bir beklenti oluştu. Oluşturdukları beklentiyi ise karşılayamadıklarını düşünüyoruz. Ancak bence diziye son derece haksızlık ediliyor. Edildi. Bu dizi kış zamanında çekildi, Yazın köründe yayınlanıyor. Hem konu, hem mevsim itibariyle yaz dönemi dizisi değil. Kışın Marriage Contract'ı soluksuz izleyen kitle, yazın köründe benzer konuyu izlemekte sıkıntı çekiyor. Hiçbirimiz ölümcül hastalığa sahip birinin aşkını izleyip ağlama modunda değiliz. Ona rağmen dizi çok güzel. Ben Kim Woo Bin ve Suzy'nin elektriğini beğendim. Ara ara "Lan keşke başrolde Park Shin Hye olsaydı" demiyor değilim. Beklediğimden çok daha değişik, ancak güzel. Sonuçta banyodan yeni çıkmış Kim Woo Bin içeriyor.

LETS FIGHT GHOST: Sıfır beklentiyle başladığım ama çok eğlendiğim bir dizi. Yaz dizisi diyebileceğimiz, tamamen sevimlilik üzerine kurulu bir dizi. daha önce Oh My Ghostess izleyip beğenmiş olanlar hiç durmasın izlesin. Şu ana kadar gayet güzel gidiyor. Sonunda üzüleceğimi hissetsem de sıkıntı değil.

W - TWO WORLDS: Bana göre yazın dizisi budur. Konusu, oyunculukları, kurgusu, efektleri vs her şeyiyle inanılmaz güzel. Lee Jong Suk, çoğu Kdrama severin aksine benim pek hoşlaşmadığım bir oyuncudur ve dizilerini izlemekte (Pinocchio dahil) epey zorlanmışımdır. Ama bu dizide tam anlamıyla neler yapabildiğini görmüş olduk.